Telefonun İcadı

Telefonun icadı ile uzakları bize yakınlaştıran, çaresiz anlarımızda imdadımıza koşan, bazen dünyayı elimizin altına koyan en önemli, en kritik buluştur. Bugün herkesin mutlaka sahip olduğu bu icat, keşfedildiği zamandan bu yana herkesin hayatını kolaylaştırmış, zamana ivme kazandırmıştır. Geldiği konuma bakacak olursak insanlar için telefon kavramının ‘vazgeçilmez’ olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Gerçekten telefon, insanların büyük zamanını ayırdığı, zamanı unutturan, çevreden bağları koparan konuma gelmiş bulunmaktadır.

Telefondan önce iletişim nasıl sağlanıyordu?

Telefon icat edilmeden önce ki dönemlerde, iletişim oldukça güç ve zaman alan şekilde gerçekleşiyordu. Birçok iş gecikiyor ve insanlar iletişim eksikliğinden dolayı bağlarını koparıyordu.

Uzun zamanlar boyunca iletişimde kullanılan yöntemler şunlardır;

  • Dumanlar, ateşler, davullar, kilise çanları, aynalar
  • Kuleler arası, kolların şekilleri ile gerçekleşen semafor adı verilen iletişim biçimi.
  • Kapaklı telgraf denilen, kapakların açılıp kapanmasıyla oluşan iletişim.
  • Faks

Görüldüğü üzere, insan hayatında her dönemde iletişim bir ihtiyaç olmuş ve daima çözüm yolları aranmıştır. Zaman faktörü ise gelişimin her zaman tetikleyicisi konumunda bulunmuştur.

Telefonu kim buldu yada kim icat etti ?

Telefondan önce en etkili iletişim aracı olan telgraf, hem zaman bakımından yavaşlık veriyor hem de sistem üzerinden eş zamanlı olarak sadece bir mesaj iletebiliyordu. Bu durumu düzeltmek için Alexander Graham Bell telgrafı geliştirmek amacıyla çalışmalara başlamıştır.

İlk başlarda amaç telgrafın gelişmesi iken, Bell çalışmaları sırasında odalar arasında çektiği telin ses titreşimlerini fark etti. Böylece telefonun icadı için ilk adım atılmış oldu. Graham Bell, İnce ve duyulmayacak kadar küçük bu titreşimleri insan kulağının güçlendireceğinin bilgisine ulaştı ve nihayet 1876 yılında büyük buluş icat edildi.

Telefonun icadı tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Telefon nedir? Telefonu kim buldu? Gibi sorular herkes tarafından sorulmaya başlandı. Git gide artan bu merak yerini telefonun aktif kullanımına bıraktı. Böyle Alexander Graham Bell tarihe adını hiç silinmeyecek şekilde bıraktı.

Telefonu açtığımızda söylediğimiz ”ALO” kelimesi nereden geliyor?

Günümüzde hâlâ telefonu açar açmaz kullandığımız ‘alo’ kelimesinin hikâyesi oldukça gariptir. Alexander Graham Bell, telefonu icat edince ilk iş bir hattı da sevgilisinin evine çeker. Sadece ikisinin evinde hat bulunduğundan telefon çaldığı zaman kimin aradığı belli olurdu.

Bell telefonu çaldığında sevgilisi Alessandra Lolita Oswaldo tarafından arandığını bilir ve telefonu sevgilisinin baş harflerinin kısaltması olan ‘ALO’ şeklinde cevaplardı. Telefonun yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda sevgilisi onu terk etti. Fakat Graham, telefon çaldığı zaman daima sevgilisinin aradığını zannederek telefonu ‘ALO’ diyerek açmaya devam etti. Bu alışkanlık günümüze kadar süregeldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Konu hakkında bir yorum yap

Pages