Yazının İcadı

Yazının icadı, tarihsel gelişimi ve önemi insanlık tarihi açısından oldukça önemlidir. Tarihin her döneminde insanlar yazmaya konuşmak kadar ihtiyaç duymuş, bunun için çeşitli uğraşlarda bulunmuşlardır. Tarihte konuşmak insanlara yeterli gelmemeye başlamış, söylenen sözler kalıcı olmamış ve bu da yanlış anlaşılmalar ile iletişim bağlarının kopmasına, insanlar arasında sorun yaşatmaya neden olmuştur.

Önemli anılar, bilgiler kayıt altına alınamamış ve zamanla unutulmaya mahkum kalmıştır. Bunun bir çözümü olacağını düşünmekten kendini alıkoyamayan topluluklar ne yapabilecekleri konusunda çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Çünkü gerçekten sözde kalan her olay kaybolup gitmiştir. Sözün uçup yazının kaldığı aşikar iken, yazma ihtiyacının önemi tartışılmaz bir gerçektir.

Duyguların, düşüncelerin, olayların yansıması olan yazı, tarihsel süreçte birçok değişimden geçmiş, farklı biçimleriyle her zaman iletişimin en önemli unsurlarından olmuştur. Yazılı kaynaklar tarihte en güvenilir kaynaklar olarak görülmektedir. Yazının buluşu elbette insanlığa büyük katkı sağlamıştır. İşlere resmilik kazandırmış, iletişime ivme katmıştır. Yazının icadının önemi her dönemde kendisini göstermeye devam etmektedir.

Yazının Tarihsel Gelişimi

Asya kökenli bir uygarlık olan Sümerler, 3500 yılında yazıyı ilk icat eden topluluk olarak bilinmektedir. Bunun nedeni, Mezopotamya’da yapılan kazı çalışmalarında bulunan en eski yazılı tabletlerin bu uygarlığa ait olduğunun teşhis edilmesidir. Sümerler, yazıyı bulduğu zamanlarda, papirüs denen bir ağaç yaprağına, derilere, duvarlara ve taşlara yazılar yazılmıştır. Çivi yazısı denilen yöntemle yazılan yazılar tarihin ilk şahitleri olmuştur.

Sümerler, sadece yazıyı icat etmekle kalmamış, bilime ve matematiğe oldukça katkı sağlamıştır. Aslında yazının yaygınlaşması beraberinde birçok yeniliğin nihai nedenidir. Aslında tarih, Sümerlerin yazıyı bulmasıyla başlamıştır diyebiliriz. Bundan öncesine dair yazılı bir kaynak bulunmadığını varsayarsak bu gayet doğal bir varsayımdır.

Yazı İcadı ve Yazının Önemi

Yazıdan önce elbette seslerin, konuşmaların, ıslıkların, dumanların sağladığı bir iletişim türü mevcuttu. Zaman konusunda oldukça yavaş, iletişim olgusu olarak yetersiz, kalıcılık bakımından ise hiçbir katkısı olmayan bu tür iletişimler yazının bulunmasıyla önce şekillere daha sonra ise sembollere ve en sonunda harflere yerini bırakmıştır. Görüldüğü üzere iletişimde oldukça zorlu yöntemler denenerek her zaman kolaylaştırılmaya çalışılmış ve sonucunda yazı bulunarak iletişimde, ticarette, bilimde çığır açılmıştır.

Yazının İcadı ve Sonuçları

Günümüze geldiğimizde, artık birçok alanda yazılı kaynakları kullanarak işlem yapmaktayız. Yazının bize sunduğu büyük kolaylıkların, eskiden yaşanan zorlukları gördükçe farkına varmaktayız. Netice olarak tarihin yazılardan okunmaya devam edeceği kesin olarak bilinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Konu hakkında bir yorum yap

Pages